Good People of vitruta: Berk Kır
Good People of vitruta'nın yeni üyesi Berk Kır! Good People üyelerinin hemen hemen hepsiyle tanışıklığı olan Berk’le en son Lal Pekin’in vitruta Space’teki sergisinde buluşup sohbet etmek ve fotoğraf çekimini gerçekleştirmek için sözleştik. Araya zaman girse de sonunda yaz tatiline girmeden sözümüzü tuttuk ve Pera’da buluştuk. Bu güzel sohbetimizi umarım sizler de aynı keyifle okursunuz!
Berk, Good People'a hoş geldin! Klasik soruyla başlıyorum: Berk Kır kimdir? Nasıl başladı, nasıl devam ediyor, neler yapıyor?
Selam, hoş bulduk :) Her şeyden önce ben bir düşünce insanıyım. Bunu fotoğraf takip ediyor. Devamındaysa internet ve sanat tarihi işin içine karışıyor. Genel anlamda, fotoğraf işleri üreten bir sanatçıyım. Bir şeylerin başlangıç noktası lise yıllarıma gidiyor. Hayatımda fotoğrafçılık kulübünün yerini ve o dönem sahip olduğum kompakt mini kamerayla keşfettiğim bakışı önemsiyorum. Nasıl gidiyor derseniz 2024 Ocak ayında açılacak kişisel sergim için hazırlanıyorum. Bir yandan fotoğraf editörü olduğum Art Unlimited’ın çekimleri ve kişisel işbirliklerim ile ilgileniyorum.
Peki hem sanat tarihçisi hem fotoğrafçı hem de creator taraflarını bir araya getirdiğimizde oldukça hareketli ve nispeten de farklı uçlarda yoğunlukların olduğu bir kariyer görüyoruz. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsun?
Bu dengenin en sabit yanı dinamikliği... Bir şeyin başkalığını keşfetmekten ortaya çıkan hazzın burada baskın olduğunu düşünüyorum. Yaptığım her işi, bir yanda başka bir iş yapan biri olarak uyguluyor oluyorum. Buradaki çoklu bakışı seviyorum ve özellikle korumaya gayret ediyorum. Dengeyi besleyerek ve beslenerek sağlıyorum diyebilirim.
Pera’dayken bu soruyu sormak daha anlamlı gelir bana hep özellikle de fotoğraf sanatı üzerine konuşurken; sana en çok neler ilham verir? İstanbul nasıl etkiliyor işlerini?
Hayattaki her şeyden ilham duyabilirim. Mesela, sokakta yerde duran boş pet şişeyi kendim için nasıl bir anlama ve bakışa dönüştürebileceğimi düşünüyorum. Empati yapmayı seçersem bir anda etrafımdaki binaların ölçeği, insan bedeni ve çoğu şey devleşir. Rüzgarla savrulabilirim ve taşınabilir hale gelirim. Algım değişir, dönüşürüm. Ben, ontolojiye son derece meraklıyım. Şehirde böyle bir bakışla her gün mutlaka yürüyorum. Karşılaştığım her insanı, nesneyi, bir anı ya da olayı düşünceye dönüştürmek üzerine yeniden düşünerek yürüyorum. İstanbul çok sevdiğim ve bu açıdan ayrıca sirkülasyonu çok yüksek olan son derece öznel bir mekan benim için. Şehirden kopabilmeyi kendim için çok tahayyül edemiyorum. Demem o ki, şehir işlerimi etkilemiyor, inşa ediyor…
Söz konusu İstanbul ve Beyoğlu olunca çevremdeki insanlar ikiye ayrılıyor. Bir kısmı ümidini kesmiş ve umutsuz diğer taraf ise geleceğe dair heyecanlı ve son derece umutlu. Sen ne tarafta duruyorsun tüm bu anlattıkların ışığında? Ve tabii ki: Neden?
Ben; umuduyla, ümidiyle, heyecanıyla ve neşesiyle var olan bir insanım. Ben neredeysem umudu orada görüyorum ve oraya götürüyorum. Bunu tahmin edersiniz ki kendim için ve oldukça kişisel bir yerden söylüyorum. Gerçekleri görmeyi ivedilikle tercih eden biriyim ve buradayım. Biraz arkeoloji yaparsak, günümüz gerçeklikleri var olan bir kültürün üzerine eklenen bir doku... Tarihsel olarak bunu anlayarak nereye koymamız gerektiğini görmeliyiz.
2023’ün ilk yarısı geride kaldı. Bu süreçte seni en heyecanlandıran sergiler hangileriydi? Kendi eserlerinin olduğu sergiler de dahil tabii ki bu sıralamaya. :)
Hmm… Zilberman Galeri’de Neriman Polat’ın ‘Çatısız’ isimli sergisi, Galerist’te Serkan Özkaya’nın ‘Gözegöz v3’ işi ve yine Galerist’te Ela Atakan küratörlüğünde gerçekleşen ‘Bir Anlık Yokluk’ sergisi…
Bizimle İstanbul’da zaman geçirmekten en çok keyif aldığın yerleri paylaşmak ister misin? Bir sokak da olur, bar da, semt de. :)
Beyoğlu’nda Urban… Galatasaray’da Solera ve Çukurcuma’da 49.
Son soru bizimle ilgili. :) vitruta'da en sevdiğin 3 marka?
T-brush, Lar Studio, Dickies.
Stylingini Melis Güven'in yaptığı ve Berk Kır'ın çekimde kullandığı ve seçtiği ürünler için buraya tıklayabilirsiniz.