Emir hoş geldin Good People of Vitruta'ya! Bugün Rains'le Pera sokaklarındaydın ama Rains'le olan hikâyenin aslında çok daha önceye gittiğini biliyoruz. Anlatmak ister misin Rains'le tanışmanı? :)

Çok sevdiğim bir hikâye bu. 2018 Danimarka Roskilde Festivali’nde vintage bir pardösü ile aylak aylak gezerken Rains standına bir göz atıp, oradaki aynadan kendi fotoğrafımı çektim. Stanttan bir beyefendi gördü ve benim stilimi çok beğendiklerini, fotoğrafımı çekmek istediklerini söylediler. Nar çiçeği üstüne siyah leopar desenli bir Rains yağmurluk giydirdiler. Beni çekip sosyal medyalarında paylaştılar. Üstüne de o yağmurluğu hediye ettiler. Ben mahcup olup teşekkür ederken bu teklifte bulunan kişinin Rains’in tasarımcısı olduğunu öğrendim. Böyle doğaçlama tanışmalar, iletişimler beni çok mutlu ediyor. 

Roskilde Festivali'ne gidilen günlerden, ülkeden çıkamadığımız günlere geldik. Nasıl geçiriyorsun günlerini İstanbul'da? Daha çok nerelere gitmeyi, nasıl zaman geçirmeyi seversin?

Hafta sonu arkadaşlarımla sevdiğimiz birkaç mekân ve birkaç mahalleden öteye gidemiyoruz. Kendimizi rahat hissettiğimiz yer sayısı çok az. Evlerde de çok buluşuyoruz. Aynı benim gibi arkadaşlarım da yemek yapmayı ve insan ağırlamayı seviyor. Eğlenmenin, konsere, sinemaya gitmenin büyük lüks olduğu günlere geldik. Yurt dışı ne yazık ki bir hayal. Kendim bir şekilde yine yapıyorum bir şeyler ama öğrencilere çok üzülüyorum. Kendilerini geliştirecek, farkında olmadan ufuklarını açacak her şeye artık çok uzaklar.

Hep müzisyen kimliğiyle tanıdığımız Emir Yargın, yönetmenlik de yapıyor nasıl yetişiyor derken buna bir de Çakal Lezzetler eklendi birkaç yıl önce. Nasıl bu kadar farklı işi bir arada götürebiliyorsun, inanılmaz bir tempo gerekir sanırım?

Evet çok çalıştığım doğru. Tam olarak yetişebildiğim de söylenemez. :) Ama hepsinin birbirini desteklediğini düşünüyorum. Her bir yeteneğimi veya deneyimimi diğer dalda kullanabiliyorum. Müziğe de içerik olarak bakarsak, yaptığım her şey içerik üreticiliği çatısında toplanmış oluyor.

Sadece birine odaklanarak kendi yolunu seçenlere de saygım var ama biraz dağınık olmak bana çok iyi geliyor. Sıkılmamamı sağlıyor. 

Çakal Lezzetler sadece tariflerinle değil, konukların, manavla sohbetin, esprilerin ve anlattıklarınla da çok güzel bir kitleye ulaştı; belli bir arkadaş grubunda Emir Yargın'la Çakal Lezzetleri bilmeyen yok artık. Çakal Lezzetler fikri nasıl gelişti ve bu noktaya geldi?

Aslında tariflerin bu kadar ön planda olacağını düşünmemiştim. Yemek ekseninde dönen bir eğlence programı olarak kurgulamıştım. Süreç içerisinde tariflerin yüzlerce ve hatta binlerce kişi tarafından yapıldığını görünce işin o tarafına verdiğim emek ve mesai çok farklı bir boyut kazandı. Artık bana güvenenlerin yüzünü kara çıkaramazdım. Evet çok eğlenceli bir kanal, bol muhabbet içeren bir kanal ama bir yandan da tariflerine en güven duyulan kanallardan da biri. Eğlence ve güvenirlik farklı kefelerde algılanan şeyler. İkisini birden yapan bir kanal olduğunu ispatlamak çok uzun yıllar, çizgiyi bozmadan, ısrarla devam etmem sayesinde oldu. Ve tabii ki seyircimin geri dönüşleri bu yoldaki en önemli yol göstericim oldu. 

Çakal Lezzetler'den "Vitruta insanları bunu çok severdi!" dediğin bir video var mı? Çok merak ediyorum :)

Kesinlikle bu bölüm!

https://www.youtube.com/watch?v=qN3STT-o5os

Son olarak son zamanlarda en çok neler dinliyorsun, kimler-hangi gruplar ilgini çekiyor diye sorarak bitirelim röportajımızı :)

Ya ben lanetlendim. Asla yeni müzik keşfedemiyorum. Zaten çok fazla müzisyen arkadaşım var. Yaptıkları işleri de seviyorum. Onları dinleyip duruyorum. NOLUR YARDIM EDİN!