Good People of vitruta: Sinem Çelik
Sinem Çelik Good People of vitruta’nın yeni üyesi. vitruta’nın yanında durup, önerileriyle bize yol gösteren çok değerli bir arkadaşımızın bu güzel communitye dahil olması ayrı bir mutluluk bizim için. Sinem’le soğuk ve yağmurlu günlerin tam ortasında yakaladığımız güneşli bir günde Pera’daki mağazamızda buluştuk. Çok güzel öneriler de aldığımız harika bir sohbet gerçekleştirdik. Keyifle okumanız dileğiyle. :)
Sinem hoş geldin. Seni Good People of vitruta’yı takip edenlere tanıtalım. Sinem Çelik kimdir? Neler yapıyor, nasıl başladı, nasıl devam ediyor?
Hoşbulduk, çok keyif aldım Good People of vitruta ekibine katılmaktan. :)
Ben sürdürülebilirlik danışmanı ve eğitmeniyim. Marka ve kurumların sosyal ve çevresel anlamda pozitif etki yaratmalarına destek oluyorum. Aynı zamanda bu önemli konuyu gönüllü olarak da yaymaya ve gelecek nesli eğitmeye çabalıyorum. Ana alanım moda endüstrisinin 20 senedir farklı rollerle içinde yer aldım. Hacettepe Kimya Mühendisliği mezunuyum; mesleğimi birebir yapmasam da, mühendisliğin ve kimyanın yaratıcılığını hayatımın her alanında kullanıyorum.
Ayrıca bir seramik atölyem var, çamuru fonksiyonel ürünlere dönüştürme keyfini yaşıyorum. Sona sakladım ama hayatımın en keyifli kısmı, Derin isminde bir kızım var ve hayatı beraberce keşfediyoruz.
Pek çok farklı projeyi - markayı aynı anda devam ettirebilmek oldukça zor olsa gerek. Nasıl planlıyorsun günlerini, sırrın nedir bu kadar çok şeye yetişebilmekte? :)
Evet, her birini aslında bebeğim gibi gördüğüm farklı yaratım alanlarım var. BluProjects sürdürülebilirlik odaklı kurumsal kimliğim. BluCeramics seramik markam. BluLetters ise ilham ve bilgi vermeyi amaçlayan bir kolektif platform. Hepsi bir arada doğal bir akışta ilerledi ve gelişti. Bu hayat tarzını benimsememdeki ana sebep, öğrenmeye ve girişime çok hevesli bir karakter oluşum. Ancak zor olduğunu da itiraf etmeliyim. Planlı olmaya çalışsam da biraz kaos söz konusu açıkçası. :)
İşin sırlarından biri; inandığım ve seçtiğim şeyi yapıyor olmak… İşimle inandığım değerlerin yakın olması çok özel bir tecrübe.
Diğeri ise, ‘olabildiği kadar’ felsefesi, yani mükemmel olması gibi bir çabam yok. Sürekli gelişmek ve elimden gelenin en iyisini yapmak iki ana odağım. Yalnız çalışmanın kişisel gelişime de birçok katkısı olduğunu düşünüyorum; belirsizlikle barışmak ve kendimle dost olmak gibi…
Konu sürdürülebilirlik olduğunda Türkiye’de çok özel bir yere sahipsin. Seni sürekli gerek ulusal gerek global seminerlerde konuşmacı olarak görüyoruz. Dünya’nın dört bir yanından markalara sürdürülebilirlik özelinde danışmanlık veriyorsun. Sürdürülebilirlik konusunda bugün vardığın noktaya yolculuğunu çok merak ediyoruz.
Öncelikle nasıl başladığım önemli sanırım; gerçekten bir tutkuyla yola çıktım. Sürdürülebilirlik hiç de popüler değilken, bu keşfedilmemiş ama kritik alanda bir iş modeli tasarlayabileceğime inandım. İlk sene farklı eğitimler alarak, sadece sürdürülebilirliği değil, sistemsel tasarım, biomimicry, döngüsel ekonomi gibi konuları derinlemesine öğrenmeye çalıştım. Sonrasında BluProjects’in stratejisini ve kimlerle beraber yol alabileceğimi kurgulamaya başladım. Benzer fikir ve niyetleri olanlarla işbirliği içinde ilerlemeye dikkat ettim. Bir zaman sonra konu popülerleşmeye başladı, ancak ben sorgulayıcı ve holistic yaklaşımı savunan duruşumu bozmadım. Ticari açıdan mantıklı olmasa da, bu duruş bana şu an başarı olarak saydığım yegane şey olan ‘güvenilirliği’ kazandırdı… Yıllardır bu konuyu doğru anlatmak ve yaymak konusunda üstün çaba harcadım. Sanırım tam da bu dürüst ve tutkulu yolculuğum, hem yerli hem global markaların ve platformların ilgisini çekiyor. Ne mutlu bana. :)
Bugünkü Sinem Çelik’in özellikle kıyafet alışverişi nasıl değişti peki? Daha çok nelere dikkat edip, gardrobunu hangi kriterlere göre diziyorsun?
Öncelikle çok az ve öz alışveriş yapıyorum.
Sürdürülebilirliği, duyarlı üretim ve tüketim modellerini savunan markaları seçiyorum. Bu anlamda vitruta bana çok hitap ediyor.
Materyal konusundaki tecrübelerimi, kendi gardrobum için de kullanıyorum tabii ki. Ve sadece ürün değil, bir hikayesi veya söylemi olan parçaları almak iyi hissettiriyor.
Sürdürülebilirlik özelinde hepimiz bir şeyler izlemek, okumak, dinlemek; yani kısaca öğrenmek istiyoruz. Bize ne önerirsin; hangi kaynaklardan faydalanabiliriz?
3 öneri paylaşabilirim.
Okuma önerim: Doğayla bütünleşmek güzel bir başlangıç olacaktır: Herman Hesse’nin Ağaçlar kitabı.
İzleme önerim: I Am belgeseli, tüketim kavramını biyografik bir yaklaşımla ve çarpıcı şekilde sunuyor.
Dinleme önerim ise benim Uygar Özesmi ile yaptığım ve hala etkisinden çıkamadığım “Bir Bakış Açısı Olarak Sürdürülebilirlik” podcast’imiz.
Peki bize hemen bugün, bu yazıyı okuduktan sonra çok kolayca günlük hayatımıza geçirebileceğimiz 3 ipucu/öneri ver deseydik neleri sayardın?
Öncelikle tüketime dair sorumluluğun ve seçimlerimizin tümüyle elimizde olduğunu hatırlatarak başlamak isterim. :)
Her alımdan önce ‘Farkında mıyım?’, ‘Neden alıyorum?’ ve ‘Bu ürün nasıl üretilmiş, çevresel ve sosyal etkilerini biliyor muyum?’ sorularını alışkanlık haline getirmeliyiz. vitruta özelinde mesela, sürdürülebilir marka kriterleriniz çok net; bu markaları seçmek dahi sizleri çözümün bir parçası yapar. Ve son olarak, eskilerimize bir bakalım derim, neyi nasıl hayata kazandırırız, bu pratik size çok iyi hissettirecek.
vitruta’nın geçtiğimiz aylarda hayata geçirdiği vitruta Sürdürülebilirlik Programı’yla ilgili neler düşünüyorsun? Düzenli bir şekilde küçük de olsa adımlar atarak çevremizi bu harekete dahil etme hedefimiz seni ne kadar tatmin ediyor?
Çok başarılı buluyorum, çünkü (yaygın olan) ürün satmak amaçlı kullanım yerine, bir kültür yaratmak ve farkındalığı yaymak odaklı bir bakış açısı görüyorum. Sürdürülebilirliğe dair doğru bilgi sunmak, tüketicileri eğitmek ve neler yapabileceklerini göstermek çok önemli. Bu noktada vitruta’yı çok farklı bir yerde ve önemde görüyorum.
vitruta'daki en favori 5 markanı öğrenebilir miyiz?
Les Benjamins, WWF Market, RAINS, PUMA ve Roru Concept