Yaratıcılığın Değişimi Tetikleme Gücü

Nisan ayında düzenlenen; mimarlar, tasarımcılar, şefler ve sanatçılar arasında bir köprü kuran Milano Tasarım Haftası'nın bu yılki ana odağı sürdürülebilirlikti. Antroposen çağının sorunları artık tüm disiplinlerde karşımıza çıkıyor ve geleceğin ancak ortak çabalar sonucunda sürdürülebilir olacağının altını çiziyor. Sanat ve tasarım dünyası ise her zaman olduğu gibi bu mesajı en çarpıcı şekilde iletmenin yollarını bularak öne çıkıyor. 

Tasarım haftasında yer alan ve yaratıcılığın değişimi tetikleyebilme gücü konusunda bizi ikna eden 4 sergiyi sizin için derledik;


1) Grohe Spa - Health Through Water


"Health Through Water" konseptinden ilhamla LIXIL Global Design tarafından tasarlanan bu enstalasyon, Pinacoteca di Brera avlusunu bambaşka bir atmosfere dönüştürdü. Tarihi mekan, şehir ve doğal kaynaklarımız arasındaki etkileşimi kurmada büyük bir role sahip. Avlunun ortasına yerleştirilen havuz, Napolyon heykeli çevrelerken aynı zamanda sanat müzesinin çarpıcı mimarisini de yansıtıyor. Suyun durgunluğu mekânı daha da genişletiyor ve onun iyileştirici gücünü temsil ederken bir tür illüzyon yaratıyor. 

2) Kees Dekkers x Colmar – No Waste Chairs


Colmar, Hollandalı tasarımcı Kees Dekkers ile sürdürülebilirlik çabalarına dikkat çeken bir sandalye iş birliğini tanıttı. “Colmar Again” projesinin bir parçası olarak hazırlanan koleksiyon, Dekkers'in toplu olarak "Atıksız Sandalyeler" adını verdiği 20 koltuktan oluşuyor. Her biri geri dönüştürülmüş şeffaf pleksiglastan üretilmiş ve rengini içine yerleştirilen atılmış giysilerden alıyor.


Aşırı tüketim ve üretim zincirinin değişmeyen lineer yapısına yönelik bir manifesto olarak kurgulanmış iş birliği; sanat aracılığıyla nesnelere yeni bir hayat vermenin bir yolu olarak karşımıza çıktı. 

3) Italo Rota & CRA- Carlo Ratti Associati – Walk The Walk


Mimar Italo Rota ve Carlo Ratti Associati “Walk the Talk” adını verdikleri enstalasyonla Milano Botanik Bahçesi'ni 3.500 metrekarelik interaktif bir oyuna dönüştürerek "dünyanın en büyük masa oyunu" haline getirdi. Aşırı kalabalık mahalleler veya yaya yollarının azlığı gibi kentsel sorunlara sürdürülebilir çözüm önerileri içeren alan, en temelde insan ve şehir yaşamı arasındaki diyaloğu arttırmayı amaçlıyor.


Dinamik ışık ve ses efektlerine sahip 400’den fazla ahşap karodan oluşan enstalasyon bir "kendi yolunu seç" macerası olarak tasarlanmış. Karoların üzerinde bulunan ikonların her biri; trafikten toplu taşımaya ve elektrikli araba paylaşımı gibi farklı seçenek sunarak şehir içindeki mobilitemizi yeniden hayal ettiriyor.  

4) Google – Shaped By Water 


Google Design Studio’nun, su, ışık ve ses sanatçısı Lachlan Turczan ile birlikte hazırladığı enstalasyon dünyadaki en güçlü bileşiklerden biri olan suyun nasıl ilham kaynağı olabileceğini yansıtıyor.


Kaselerdeki su, tatlı bir rezonans içinde hareket ediyor ve sanki izleyiciyle diyalog halindeymiş gibi kişinin yakınlığına bağlı olarak değişiyor. Ziyaretçiler, bu kaselerin etrafında hareket ettikçe enerji artıyor ve suda oluşan dalga desenlerinin değişmesiyle adeta bu diyalog sürdürülüyor. Doğaya olan merakı yeniden uyandırmayı amaçlayan bu çalışma aynı zamanda bireysel varlığımızın etkisini de görünür kılıyor. 

BONUS: 


Tasarım haftası boyunca gerçekleştirilen tüm etkinliklerde kaynakların verimli kullanımı, atıkların ve çevresel etkilerin azaltılması ve katılan tüm şirketlerin de sürdürülebilirlik alanında neler yaptığı gibi konular her zamankinden daha da önemli hale geldi. Bu bakış açısıyla incelediğimizde ise La Manufacture gözümüze çarpan şirketler arasında girdi.


İç mimarlık firması; eko-tasarımdan üretime, malzeme seçiminden bunların tedariğine, ürünlerin yaşam döngüsünden geri dönüşümüne kadar şirketin tüm üretim faaliyetlerine dair sorumluluğunu açıkça üstlenmiş. Hem çevresel hem de sosyal sürdürülebilirlik anlamında önemli adımlar atmış olan La Manufacture, sergi tasarımıyla da ziyaretçilerini doğanın pozitif enerjisiyle buluşturuyor.