Dünya Çevre Günü: Hikaye Nasıl Değişiyor?

Neo-Kolektivizm, Çevre Hareketi İçin Bir Umut Işığı Olur Mu?

Bugün, Dünya Çevre Günü! 50 yılı aşkın süredir çevresel farkındalığı arttırmak, aksiyonlarımız sonucu oluşmuş çevresel krizlere dikkat çekmek için her yıl farklı bir tema ile kutlanıyor. İletişim, özellikle dikkat çekilmek istenen sorunlara odaklanan bir tema etrafında kuruluyor. Bu senenin teması #BeatPlasticPollution kampanyası altında plastik kirliliğine yönelik çözüm önerileri paylaşılıyor. Birleşmiş Milletler ise bugünü, dünya ile ilgili “bir şey” yapmak için "insanların günü" olarak tanımlıyor. Bize göre, söz konusu yapılacak "bir şey" ise yerel, ulusal veya küresel bağlamda olabileceği gibi; toplulukla beraber veya yalnız bir eylem de olabilir. Bu bakış açısıyla bugünü yalnızca önerilerden paylaşımlarından öteye taşımak ve sizi neo-kolektivizm kavramı ile tanıştırmak istedik.

Toplumun artan karmaşıklığı, karşılaştığımız çevresel ve sosyal sorunları göz önüne alırsak, ağlar oluşturma, büyütme ve işbirliği becerilerimiz sanıyoruz ki hiç bu kadar önemli olmamıştı. Geç kalınmış veya olması gerekenden çok daha yavaş ilerleyen bir süreç gibi hissetsek de, bu değişimin en büyük itici güçlerinden birisinin kolektif hareketler olduğunu söyleyebiliriz. Geçen seneki yazımızda çevre hareketinin ilk Dünya Çevre Günü’nden bugüne 50 yıldır nasıl geliştiğinden de bahsetmiştik.


Neo-kolektivizm trendinin yükselişi de bireyselliğin ötesinde, beraber hareket ettiğimizde neler olabileceğine dair merakımızın arttığına işaret ediyor. Benzer değerleri paylaşan kişilerin bir araya geldiği fakat aynı zamanda her üyesinin eşsizliğini de kutlayan neo-kolektivist topluluklar hem bireyselliği besliyor hem de problemler karşısında tek başına olmadığımızı hissettiriyor. 

  • Toplumsal düzeyde birbiriyle bağlantılı Y Kuşağı ve Z Kuşağının geleceğini etkileyen iklim değişikliği, cinsiyet eşitsizliği ve ekonomik dalgalanmalar gibi konular, yeni bir bilinci ortaya çıkararak neslimizi evrensel bir empatik duyarlılığa itti. Dolayısıyla büyük bir çoğunluğumuzun tercihlerini sadece daha sürdürülebilir değil, aynı zamanda yenileyici ve etik olacak şekilde yeniden şekillendirdiğini söylemek yanlış olmaz. Bütünsel bir yaklaşıma yönelik bu şekillenme, gezegenimiz ve sosyal çevremizle olan bağlantımızın yeniden dengelenmesi, verimlilik ve daha az tüketim, kısaca daha az etki anlamına geliyor.

    Gelecek hepimize ait. Bu anlamlı günde müşterek sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlayarak sürdürülebilir bir yaşam hayalinin tüm dünyada giderek büyüyen bir topluluk tarafından paylaşıldığını size de aktarmak istedik. #VitrutaForGood mottosuyla pozitif iletişimi sürdürmeye ve farkındalığı yaymak için en etkili yolları aramaya devam edeceğiz.

    Beraber, hayal gücünün limitlerinin çok daha ötesinde bir gelecek yaratabiliriz. Daha fazla ne yapabilirim sorusunu kendimize yönelterek optimizm kasını geliştiririz. Suçluluk duygusunu ve acıyı birbirine bağlı pozitif aksiyonla değiştirir, beraber hareket ettiğimizde, hayal edilemeyecek gerçekliklere yetişebiliriz.

    -Tamsin Omond, Yazar & Çevre Aktivisti