Good People of Vitruta

Ester Saba

Good People of Vitruta’nın en yeni üyesi Ester Saba! Ester’le şimdiye kadar onlarca kez görüştük ama hiçbirinde planlı olarak buluşmamıştık; arkadaşlığımız tamamen karşılaşmalar üzerine kurulu. Soho House’da çalışırken, Aheste’de yemek yerken, Tavern’in önünde sokakta arkadaşlarımızla bir şeyler içerken. İlk kez sözleştik ve bilinçli olarak buluştuk! Çok farklı bir yerde değil tabii; yine Beyoğlu’nda. Fotoğraf çekiminin ardından da yaklaşık 8 saati arkadaşlarımızla birlikte hepberaber geçireceğimiz bir Cuma akşamının başında çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Umarım sizler de çok beğenirsiniz bu röportajı! 

Ester hoş geldin Good People of Vitruta’ya! Öncelikle klasik sorumuzla başlayalım; Ester Saba kimdir? Nasıl başladı, nasıl devam ediyor, neler yapıyor?


Hoş buldum! İstanbul’a yaklaşık bir yıl önce taşınmış bir grafik tasarımcıyım. İzmirliyim. Liseden sonra üniversiteye Londra’ya gittim. Central Saint Martins’de ürün tasarım okuyup, iki yıl boyunca bir iç mimarlık ofisinde çalıştıktan sonra, grafik tasarımcı olarak kendimi burada buldum. :) Biraz kararsız ve birçok şeyi aynı anda yapmayı seven biriyim. O yüzden kendi işimi yapmak bana çok uyuyor.


Central Saint Martins günlerini nasıl anlatırsın bize? Mutlaka iz bırakmıştır diye tahmin ediyorum bugünkü işlerine, hayatına. :)


Central Saint Martins özgür olmaya, deneyselliğe ve hayal gücüne çok önem veren bir okul. İnsanların giyim tarzlarından bile bu anlaşılıyor (@thats_so_CSM diye bir hesap var tam bunu anlatan). Aynı zamanda iyi fikirleri ve araştırmaları çok destekleyen bir yer. Teknik detaylardan çok yaratıcılığı öğretiyor. Bugünkü işlerime ve hayatıma kattığı en önemli şey farklı alanlarda çalışma ve yeni şeyler deneme cesareti sanırım. Bir şekilde halledip, işlerin altından kalkarım düşüncesini St Martins’te edindim.


Peki bugünkü tasarımcı kimliğine yolculuğunda üniversitenin ardından neler etkili oldu?


Üniversitenin sonlarına doğru bir arkadaşım İstanbul’da bir kafe açacağını söyledi ve brandingini benim yapmamı teklif etti. Hatta ilk önce, ben yapamam bu konuda bir bilgim yok demiştim. Yaparsın yapamazsın derken; Rawsters’ın brandingini tasarladık. Ben de kimlik tasarım dünyasına giriş yapmış oldum. Ardından da iş işi getirdi. Bir de İstanbul’a taşınmak çok etkili oldu tabii. Buraya gelmemle birlikte tanıştığım insanlar arttı, bununla beraber de yeni projeler gelişti.

Gerek tasarımlarında gerek illüstrasyonlarında sana ne ilham verir? Nelerden beslenirsin bu tasarımları ortaya çıkarırken?


Ben tasarımlarımda eski, nostaljik ambalajlardan, ilaç kutularından, art deco desenlerden ilham alıyorum. Onları modernleştirmeyi, farklı tarzları birleştirmeyi seviyorum. Bir de İstanbul’un farklı mahallelerindeki dükkan tabelaları bana tipografi konusunda ilham veriyor. İllüstrasyonlarda ise her gün kullandığımız, etrafımızda bulunan nesneleri konu alıyorum. Karşımda duran, rastgele bir araya gelmiş günlük objeleri farklı renkler ve desenlerle birleştirerek still life çizimler yapıyorum.

İllüstrasyon: Ester Saba

Hazır illüstrayonlardan bahsetmişken bir başka Good People of Vitruta üyesi Selin Osmanoğlu’nun Veraison’u için yaptığın işlerden de konuşalım isterim. O iş birliği nasıl gelişti? :)


Bizi Selin’le başka bir proje için ortak bir arkadaşımız tanıştırdı. Pandemi koşullarında o projeyi ilerletemedik. Selin’in o zamanlar Veraison’u markalaştırma fikri vardı, biz de ona odaklandık. Veraison’un yazı dilini yansıtan enerjik bir branding ortaya çıktı. Benim için çok zevkli bir iş birliği. Bülten yazılarını çizimlerle desteklerken şarap hakkında da yeni şeyler öğrenmiş oluyorum.

Yeme-içme dünyasına Veraison’dan geçiş yapabiliriz bence. :) İstanbul’da en çok nerelerde zaman geçirmeyi seversin? Hangi semtlerdeki hangi cafeler, restoranlar, barlar favorilerindir?


Mahalle kültürünü çok seviyorum, bu sebeple genelde Teşvikiye ve Pera’dayım. Çalışmak için gittiğim favori kafeler: Sunday, Minoa, Petra. Öğle yemeklerinde Helvetia. Restoran ve bar olarak da Mürver, Yeni Lokanta, Markus Tavern favorilerim.


Son zamanlarda okuduğun kitaplardan, dinlediğin podcastlerden ya da izlediğin film/dizilerden bizle paylaşmak istediğin neler var?


Simon Garfield’ın, yazı tiplerinin tasarım hikayelerini anlatan ‘Tam Benim Tipim’ kitabını çok öneririm.

Açık Radyo’nun eski bir programı ‘Sanat Uzun İlham Sonsuz’u dinliyorum. Sanat tarihi ve psikolojiyi akıcı ve çok huzur verici bir şekilde anlatıyor.

Bir de son zamanlarda izlediğim en garip film olan Dogtooth’u paylaşmak isterim. :)

Rains’in Backpack modelini ağzına kadar doldurup maksimum verimlilik alarak kullandığını biliyorum. Başka hangi markalar Vitruta’da en sevdiğin, öne çıkan markalar senin için?


Rains dışında Vitruta’da hem kimliklerini hem de ürünlerini en sevdiğim markalar: Vatka Co, Muni Bum Bag, Lar Studio ve Knitology.