Bünyemizdeki markaların sürdürülebilirlik faaliyetleriyle ilgili en doğru bilgileri edinmek için konusunda uzman danışmanlarımızla beraber şeffaf bir sürdürülebilirlik anketi oluşturduk. Bu anketin tedarikçilerimize gönderilmesine ve edindiğimiz cevapların objektif bir şekilde değerlendirilmesine önem veriyoruz. Bu sayede markalarımızı, üretim zincirleriyle olan ilişkilerini de göz önünde bulundurarak oluşturduğumuz 9 maddelik Sürdürülebilir Marka Kriterleri'ne göre değerlendiriyoruz.

Sürdürülebilirlik için hammadde seçiminde ekolojik çözümlere gitmek önemlidir. Şirketler, organik pamuk ya da bu alanda geçerli sertifikalara sahip diğer çevre dostu malzemelerin kullanımını arttırmalı, bu malzemeleri seçerken enerji ve su israfına sebep olmadan üretildiklerinden emin olmalıdır.


*Ne yazık ki bazı istisnai ürün gruplarında sadece sürdürülebilir malzemelerin %100 bileşimininin sağlanması çok mümkün olamamaktadır.

Boyama işleminde kullanılan toksik kimyasallar işçilerin sağlığını olumsuz etkilemekte, tüketiciler için tehlike oluşturmakta ve negatif çevresel etkiler oluşturabilmektedir.


Ürünün genellikle boyanarak son haline geliyor olması sebebiyle, tamamiyle sürdürülebilir diyebilmemiz için, ham renginde bırakılması ya da çevreye en az zararı verecek boyayla boyanarak son haline getirilmiş olması önemlidir.

Markaların kültür olarak Vitruta Sıfır Atık 5R Yaklaşımına hassasiyet göstermeleri ve bu yolda iyileştirici adımlar atmaları önemlidir.


Yeniden tasarlama (Re-design); Sistemlerin atık oluşumunu en aza indirecek şekilde yeniden kurgulanmasıdır.
Azaltma (Reduce); üretilen atık miktarını azaltan materyallerin kullanımını tercih etmektir.
Yeniden kullanım (Reuse); hala kullanılma potansiyeline sahip materyalleri ya da materyali oluşturan parçaları tekrar kullanmaktır.
Dünyaya geri kazandırma (Re-earth); Organik atıkların, sırasıyla insanlar, hayvanlar ve doğa için faydaya çevrilecek yöntemlerle değerlendirilmesidir.
Geri dönüşüm (Recycle); atıkların tekrar birer kaynak gibi kullanımıdır.

Markaların sadece doğrudan tedarikçileri olan kıyafet üreticilerini denetlemesi yeterli olmuyor, zincirde denetlenmesi gereken alt tedarikçiler de bulunuyor. Üretimin şeffaflığı, moda endüstrisi için daha sorumlu bir geleceğin anahtarıdır. Aynı zamanda sürdürülebilir bir işletmede markanın çevresel etkisinin yanı sıra sosyal etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Markaların tüm tedarik zincirindeki koşullardan sorumlu olup üretim tesislerini ve tedarikçilerini sıkı denetime tabi tutmaları, belirli ilkeleri kabul eden ve uygulayanları tercih ediyor olmaları önemlidir.


Temel Seviye: Marka çok temel bilgiye sahip ve sadece ürünlerini üreten firmayı tanıyor.
Orta Seviye: Marka materyal tedarikçisini tanıyor (pamuk lifi tedarikçisi, iplik tedarikçisi vb.) ancak denetim gerçekleştirmiyor.
İyi Seviye: Marka tedarik zincirini hammadde seviyesine kadar tanıyor (pamuk üreticileri, karton kutu üreticileri vb.) ve düzenli aralıklarla tedarikçilerini denetliyor.

İklim krizinin nedenlerinden biri de moda endüstrisinin neden olduğu aşırı trafiktir ve tedarik zincirinin her aşamasında lojistik etkin bir rol oynar. Aşırı trafik enerji kullanımını ve CO2 salımını artırmaktadır. Bu durumu kontrol altına alabilmek için, zaman planlaması yapılması ve tedarik zincirinde, bölgesel üreticilerin tercih edilmeli çözüm olabilir. Olumlu bir değerlendirme için hammaddenin taşınmasından nihai ürünün mağazalara teslimine kadar tüm zincirde emisyonların minimumda tutulması için, gerekli verimlilik çalışmaları gerçekleştirilmelidir.

Bir markanın karakteri, ürünleri, verdiği mesaj ve savunduğu değerler önemlidir. Sürdürülebilir üretime ek, ortak değerlere sahip çıkarak içinde yaşadığımız dünyaya katkısı olan markalar, diğerlerine nazaran bir adım öne geçmektedir. Markaların sosyal sorumluluk kapsamında düzenli olarak yürüttüğü proje veya işbirlikleri olması, savunduğu değerlerin arkasında durduğunun en güzel kanıtıdır.

Bir markanın eko-verimlilik iddialarını ve uygulamalarını sürdürülebilirlik sertifikalarıyla desteklemesi, ürünlerin eko etiketli ve sertifikalı hale getirilmesi sürdürülebilir olduğunu kanıtlamak adına önemlidir.

Kadınların sahip olduğu işletmelere yatırım yaparak, kadınlar, aileleri ve yerel toplulukları için daha fazla refah yaratmaya yardımcı olmuş olursunuz. Dünyamızda kadın girişimciliğini güçlendirmek, başkalarına hayallerini takip etmeleri için ilham verebilir.

Sürdürülebilirlik prensiplerinin temelindeki en büyük sorumluluğumuz, bölgesel ekonominin kalkınması için, yerel paydaşlara karşı sorumlu ve destekleyici davranmaktır. Bir kurumun yapabileceklerinin sınırı, çevresinin güçlenmesiyle paraleldir. Dolayısıyla, yerel üreticiler, zanaatkarlar ve topluluklar her zaman desteklenmeli ve gruplar arasında sinerji yaratılmalıdır.